Çünkü;

Emperyalizm Çanakkale Boğazı’ndan geçememiştir.

Bu önemli tarihi olayı ve sonuçlarını anıyoruz ve bilinçlerimize kazıyoruz…

Emperyalizmin savaş gemileri Dolmabahçe Sarayı’nın önüne demirleyip, “Devlet-i Aliyye”nin ensesine şaplağını vuramamıştır…

Savaş gemilerinin bir kısmı Çanakkale Boğazı’nın derin sularına gömülmüş; bir kısmı ise, tornistan yapıp Ege’nin masmavi sularında rüzgâra karşı teşaşür eylemiştir…

Bu anlamlı öykünün en önemli kazanımı, ülkemiz insanı için “ümmetten-millete” geçişin ilk adımı olarak yorumlanmasıdır.

Mustafa Kemal faktörünün tarih sahnesindeki tartışma kabul etmez yerine ilk adımını atması da, o gemilerin tornistan yapıp, adeta demir tarayarak, def-olup gitmelerinin ardından gerçekleşmiştir.

GELDİKLERİ GİBİ... GELDİKLERİ GİBİ...

İşte Kurtuluş Savaşı’mızın, yani, İstiklal Savaşı’mızın, yani Bağımsızlık Savaşı’mızın başlangıcını [bu anlamda] Çanakkale Zaferi’nden başlatmak, tarihe neden-sonuç ilişkileri içinde bakmanın bir gereğidir.

Evet bu anlamda 19 Mayıs 1919’un ilk fişeği 18 Mart 1915 tarihinde ateşlenmiştir.

Tarih ilk bakışta silahlarla yazılıyor gibidir.

Ama o silahların arkasında gelişen potansiyel [güç ve birikim] geleceği belirler.

Bağımsızlık hareketlerinin kitleselleşmesi, ulusal devletlerin doğuş süreci, ümmetlerin erimesi, yurttaşlık düşüncesinin “kuvveden fiile” doğru evirilmesi ve bütün bu hızlı gelişmelerin bu topraklarda bir Mustafa Kemal yaratması…

İşte o güç ve birikim, Mustafa Kemal’i önce Paşa, sonra Gazi ve sonra da Atatürk mertebesine ulaştırmıştır.

Ancak…

Gün, bu-gündür!

Ve bugünü anlamak öncelikli görevdir.

Durumdan görev çıkartmak ise, bu görevin zorunlu bir sonucudur.

Çanakkale şehitlerimizi bu bilinç ve kararlılıkla anıyor, onlara saygı ve şükranlarımızı arz ediyoruz.

Bilinçlerimize bilinç ve güç katmak için 18 Mart Cumartesi günü Akbük Tören alanında Mustafa Kemal Paşa büstünün önünde buluşuyoruz.

Saat 10’da…

Hep birlikte, bir aradayız.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ AKBÜK ŞUBESİ

Ve

AKBÜK KÜLTÜR VE ÇEVRE DERNEĞİ

Editör: Faruk Haksal